Yazı yazmak istediğimde hep aklıma, şehit ailelerinin çığlıkları, yerinden yurdundan olan insanların yaşadıkları ve bu yaşananları şaşkınlıkla izleyen çocukların bakışları geliyor.
* * *
Şaşkınlıkla bakan o çocuklara, “ korkmayın, bizler sizlerin büyükleri olarak, özellikle siyasetçi amcalarınızı, bu işe çözüm bulmaları için uyarmaya devam edeceğiz” deme görevimiz var.
* * *
Bir televizyon sunucusuna, bir çocuğun çektiği mesajında, “korkuyorum,
ne derece endişelenmeliyim” diye sorduğu soruya, cevap verebilmek lazım.
O çocukları umutsuzlukla baş başa bırakmamak lazım.
* * *
Terörle yapılan mücadelenin başarılı olacağına, önce muhalefet eden siyasetçileri ve sonrada halkımızı ve en önemlisi çocuklarımızı inandırmak zorundayız.
Aslında siyasi mücadeleyi, öfke ve kinin teslim almasına izin vermezsek bunu başarabiliriz.
Ancak tüm uyarılara rağmen, siyasetin özellikle iktidar olanları, yüksek tondan yaptıkları konuşmalar ile siyasi rakiplerinin aşağı yukarı hepsini terörist veya vatan haini olarak lanse etmeye çalışması yapılabilecek en önemli yanlıştı.
Sadece bu neden bile, bizim ülkemizdeki siyasi mücadeleyi, üzülerek görüyoruz ki, öfke ve kine teslim etti.
Bu tarz siyaset, toplumu siyasi bloklara ayıracak, siyasi mücadeleyi “Sözel meydan savaşı” haline dönüştürecektir.
Siyasetçilerimizin bu gün yaptıkları da, söz düellosundan başka bir şey değil.
* * *
İktidarın attığı bir adımı, demokratik ülkelerde, muhalefetin veya herhangi bir yurttaşın eleştirmesi kadar doğal bir şey yoktur.
Bunu yapamadığınız bir ülkede, demokrasinin ana damarlarından biri veya bir kaçı tıkanmış demektir.
* * *
Terörle mücadele edilirken, hayatın da normal şartlarda sürdürülmesinin sağlanması halinde, mücadelenin başarılı olacağını görmek durumundayız.
* * *
Onu azarlayarak, buna hain diyerek bir yere varamadığımızı görmek durumundayız.
Eleştirilere öfkelenen anlayışın demokrasinin evrensel değerlerinde yer bulma şansı yoktur.
Bunu yapan herkes, kahvehanedeki Mehmet ağanın da, profesyonel olarak siyaset yapanların da, demokrasi ile alakalarının olmadığını söylemek yanlış olmaz.
* * *
Şehir çatışmaları halinde süren bir terör eylemleri ile karşı karşıyayız.
Silahlı çatışmalar sürerken bile, barışın nasıl sağlanacağı ile ilgili umutlarımızı kaybetmememiz lazım.
Bu umudu topluma, kin ve nefret siyaseti ile veremezsiniz.
* * *
Her sıkılan kurşun, geride, gözü yaşlı, gönlü yaslı bir kindar gurubun oluşmasına neden oluyor. Barışı bunun için önemsiyoruz.
Bu durumda siyasetçilerimizin, çözüm bulmak için, kafa kafaya vermek zorunlulukları vardır.
Ne kadar endişelenmeliyiz, ne kadar endişelenmemeliyiz bunu bize birilerinin anlatması lazım.